Fritz Arndt (Prof.)

Prof.Fritz Arndt

Türkiye’de Çağdaş Kimya Biliminin Öncüsü,

Türkçe ve Atatürk Aşığı Bir Bilim Adamı

Prof.Fritz Arndt (1885-1969)*

Çalışma Ortamı Dergisi, Eylül Ekim 2016 Sayı: 148.

* Bu yazıyı 2003 yılında yitirdiğimiz Bilimsel Danışma Kurulu üyemiz ve Türkiye’nin petro-kimya alanındaki öncülerinden Doç.Dr.Tunç Savaşçı’nın anısına armağan ediyoruz. Yitirdik ama hep aramızda.

1933 yılında Hitler zulmünden canını kurtarmak için kaçan Fritz Arndt’ın bu ilk Türkiye’ye gelişi değildi. Alman hükümeti ile Osmanlı hükümetinin anlaşması çerçevesinde, 1914 yılında Darülfünun’da reform yapma amacıyla davet edilen üç Alman kimyacıdan biri Fritz Arndt’tı.

Alman hükümeti, dostluk çerçevesinde kurulan bu ilişkiyi, Alman hükümeti, eğitim programları üzerinden güçlü bir propaganda aracı olarak görmekteydi.

İstanbul Üniversitesi Kimya Bölümünün temeli, ülkemizde kimya öğretimi yapan ilk kuruluşlara dayanmaktadır. Almanya’dan getirtilip müderris (profesör) olarak atanan üç kimyacı; Dr. Fritz Arndt (Anorganik Kimya), Dr. Kurt Hoesch (Organik Kimya) ve Dr. Gustav Fester (Sınai Kimya) tarafından 1917 yılında Fen Fakültesi’nde ilk kuruluş amacı “Endüstri Kimyageri” yetiştirmek olan Kimya Enstitüsü kurulmuştur. Sultanahmet Yerebatan’daki Yüksek Öğretmen Okulu’nun Tatbikat Mektebi ile Beyazıt’taki Zeynep Hanım Konağı’nın çamaşırhanesi, Almanya’dan getirilen araç ve gereçlerle donatılarak 1918 yılında Türkiye’de ilk defa meslek olarak Kimya öğretimine başlanmıştır.Türkiye’de ilk kimya bölümünün örgütlenmesini, Alman modeline göre tasarımladılar. (Kimya Bölümü Tarihçesi, http://muhendislik.istanbul.edu.tr/?p=90).

Zengin bir tüccar ailesinden gelen Arndt, yaşamı boyunca bir çok üniversitede bir çok ünlü profesörle birlikte çalıştı. Doktorasını Freiburg Üniversitesi’nde 1908’de en yüksek notla verdi. Değişik üniversitelerdeki çalışmalarını çeşitli yayınlarla sonuçlandırdı.1912’de sınavını vererek doçent oldu.

1914 yılına evlendi ve üç çocuğu oldu. Büyük oğlu Heinz Wolfgang Arndt, 1933’te babası ile birlikte gittiği İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde ekonomi öğretimi gördü ve Avustralya’da Canberra Üniversitesi’nde profesörlük yaptı. İkinci oğlu Walter W.Arndt 1916’da doğdu; oldukça maceralı bir yaşam döneminden sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde dilblim profesörü oldu. Kızı Bettina Arndt, Lozan ve Viyana’da resim öğrenimi gördü ve yaşamını ABD’de resim konservtörü olarak geçirdi (Dölen E., 2013 : 39).

Ülkesinden ayrılmak onun için zor olmamıştı. Arndt anılarında bu konuya değiniyor : “Benliğimi korumak için özveride bulunmam gerekiyordu.Ya burada kalacağım ve sonunda bir şey yapmadan yaşlanacağım. Yahut dünya olaylarında aktif görev alacaktım. Yanlış eğitim anlayışı ve tutucu geleneklere karşı savaşım verecek bir çevrede yaşayabildikten sonra.” Arndt, gelişinden bir yıl sonra derslerini Türkçe vermeye başlamış; iki tane ders kitabı yazmıştı bile. Kuramsal kitap bilgileriyle kimya biliminde fazla bir ilerleme olmayacağını bilen Arndt, deneysel kimyaya çok önem veriyordu. Anılarında bu süreci şöyle anlatıyordu : “Benim Türkçe’yi, öğrencilerimin modern laboratuvar kimyasını öğrenmeleri kol-kola gitti. Bu durum, 1916 yılında uygulama yapan öğrencilere Laboratuvar tekniğini öğreten bir Türkçe kitap yazıncaya ve kendi Türkçe anlatıncaya kadar devam etti.” (http://aaspot.net/forum/showthread.php?35151-Profesor-Arndt-bey-in-anilari)

Bu çerçevede Kimya Enstitüsü’nü (Yerebatan Kimya Enstitüsü) kurdu. Bunun için yeni bir bina ve donanımlı laboratuvarlar sağlanması büyük bir kazanımdı. Ancak bu çabalar, hem Darülfünun’un diğer alanlardaki müfredatının bir çoğu İslam yönelimli olması gerçeği karşısında, kalıcı olamadı. Arndt’ın ilk ayrılışında (1918), hem Türkler hem de Almanlar için yenilgiyle sonuçlanan 1.Dünya Savaşı belirleyici olmuştu.

Fritz Arndt, İstanbul dönüşü akademik çalışmalarını sürdürdü Freiburg Üniversitesi’nde Doçent ve Breslau’da 1933 yılında Profesör oldu.

Yahudi bir aileden geldiği için, Hitler nazizmi tarafından, Almanya’da tüm yaşam ve çalışma olanakları ortadan kaldırıldı ve o da yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. 1934 yılında kısa bir süre Oxford Üniversitesi’nde konuk profesör olarak ders verdi. Türkiye’den gelen çağrıyı kabul ederek, üniversite reformu çabalarının içerisinde yer aldı.

İkinci gelişinde (1933) Ord.Prof.Fritz Arndt, yine kurduğu Kimya Enstitü’sünün başına getirildi. Darülfünun’un bir çok kurumu eleştirilse de, Kimya Enstitüsü başarılı bir model olarak kabul ediliyordu. Zengin bir kütüphanesi vardı.

1933 Üniversite Reformu’nun getirdiği yenilik ve gelişmelere paralel olarak İ.Ü. Fen Fakültesi Kimya Enstitüsü üç yeni enstitü halinde örgütlenmiştir. Dr. Fritz Arndt başkanlığında Genel Kimya, Prof. Dr. Reginald Herzog (Alman) başkanlığında Sınai Kimya ve Prof. Dr. Gabriel Valensi başkanlığında Fizikokimya Enstitüleri üç yıllık öğretim sonucu sertifika veren kuruluşlar olarak görev yapmışlardır. 1937’den itibaren üç yıl olan öğretim süresi dört yıla çıkarılmış ve öğretim programında bazı değişiklikler yapılarak “Kimya Mühendisliği” diploması verilmeye başlanmıştır.

Arndt’ın gelişi, bir öncekinden farklı olarak, Alman hükümetinin, eğitim aracılığıyla propaganda aracı olarak değil; Alman hükümetinin zalim yaklaşımından canını kurtarmak için bir kaçıştı. O artık kendisine bizlerden biri olarak görüyordu. Öyle ki, yayınlanmamış anılarında Arndt, Osmanlı dönemindeki konumlarına oranla daha “gösterişsiz” olduğunu anlatıyordu. Bu sayede uyum ve işbirliğinin daha kolayca sağlanabildiğini düşünüyordu. Üstelik de Alman gizli servislerinin, basın aracılığıyla Türk halkını, Alman profesörler aleyhine kışkırtma çabalarına karşın, kaynaşma sağlanmıştı (Widmann H., 1999 : 320).

Arndt, çok iyi Türkçe biliyordu ve derslerini Türkçe anlatıyordu. Bunun ötesinde, kimya sözlüğüne bir çok Türkçe terim de kazandırmıştı. Hakümet tarafından, resmi Terim Komisyonu’na davet edilmişti. Bu çalışmalarında, Türk Dil Kurumu’nün asil üyesi olarak görev aldı.

Bu kapsamda Türk Dil Kurumu’nca yapılan çalışmalardan biri, 5 Aralık 1936’da Akil Muhtar Özden başkanlığında ve üyeleri Prof. Fritz Arndt, Prof. Hayrullah Diker, Prof. Necmeddin Rıfat Yarar ile İbrahim Etem’den oluşan Kimya Terimleri Komisyonu’nun faaliyetleridir. (http://www.akmb.gov.tr/userfiles/files/ERDEM ISI/ERDEM 68 ISI/B0RFANELMACI.pdf)

Aşağıdaki sözcükleri, Türkçeye kazandıranın Prof.Arndt olduğu genel kabul görmektedir (Reisman A., 2011 : 36) (Gürgey İ. , 2005:87) :

  • Çözücü (solvent)

  • Çözelti (solüsyon)

  • Çözünme (dissolüsyon)

  • Çözünen (solute)

  • Tartı (atom ağırlığı)

  • Değerlik (valans)

  • Anıklamak (hazırlamak)

  • Seyreltik (dilute)

  • Çökelti (precipitate)

Prof.Arndt, Türkçe’de söylenişi birbirine yakın olan sözcüklerle oyunlar yapmayı da çok severdi. En çok kızdığı, “element” yerine “eleman” diyenlerdi ve onlara “el’aman” (yaka silkmek anlamında) derdi.

Dikkat çekici nitelemelerden biri : Prof.Arndt anılarında, 1915’te ilk kez ülkemize geldiğinde Türk yardımcısı Fazlı Faik beyi “dilmaç”ım diye tanıtıyor (Dilmaç = çevirmen). Bu onun güzel Türkçeye olan tutkusunu ortaya koymaktadır (http://aaspot.net/forum/showthread.php?35151-Profesor-Arndt-bey-in-anilari).

Derslerini Türkçe vermenin yanı sıra, ders kitaplarını da Türkçe yazıyordu. Dört kimya kitabı üretti. Kitaplarının çoğunun sonuna, Türkçe, Osmanlı Türkçesi, Almanca ve İngilizce olmak üzere karşılaştırmalı bir sözlük eklemiştir İkinci Dünya Savaşı sırasında Türk vatandaşı oldu. Bu aynı zamanda Türkiye’ye bir minnet ödeme olarak yorumlanabilir. Nazizmin zulmunden kaçarken, kendisine kucak açan Türkiye hükümeti, aynı zamanda, İkinci Dünya Savaşı’nda Polonya ordusu saflarında çarpışıp Almanlara esir düşen oğlunu da, kurtarıp İstanbul’a getirtmişti (Reisman A., 2011: 233).

Arndt öğrencileri tarafından çok sevilirdi. Bu olguyu yine mülteci Almanca konuşan ünlü profesör Rudolf Nissen şöyle anlatıyor : “Arndt öğrencilerine büyük bir sevgiyle bağlıydı, oldukça iyi Türkçe konuşurdu. Öğrencileri ellerine geçen her Almanca Kimya kitabında onun adına rastlamalarına karşın, sevecen ve mütevazi haliyle Arndt’a her geçen gün daha çok bağlanıyorlardı. Arndt hiç bir zaman otoriter Alman Müdürü tipini oynamadı. Ordinaryus’luk Arndt’tan asla bir şey götürmemişti. Profesör kibiri ile İstanbul’a gelen bizler üzerinde her zaman, bu kibiri üzerimizden atmamız için eğitsel rol oynamış; akademik havalı kendini beğenmişlik yerine öğrencilerin saygısını kazanmamız gerektiğini düşündürmüştü” (http://aaspot.net/forum/showthread.php?35151-Profesor-Arndt-bey-in-anilari).

1938’lı yıllarda öğrencisi olan Rauf Birol büyük bir hayranlıkla onu anıyor ve unutamadığı anılarını şöyle anlatıyor : “Bir gün sınıfa ağlayarak geldi ve bugün ders yapamayacağım çünkü Atatürk ölmüş; Almanya’da bile bu kadar büyük bir insanın ölmedi” dedi. Hepimiz ağlamaya başladık. Atom dersinde anlattıklarını hiç unutmuyorum. Bu atom patlatılırsa, büyük bir enerji çıkışı olur ve çevresini dağıtır. Her bir atomun başına onu korumak için birer asker dikmek gerekir” dedi. Daha o zaman Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılmamıştı. Yine unutamadığım anılarımdan biri onun sınavlarıydı. Sınava iki öğrenciyi birden alırdı ve bir öğrenciye sorduğu soruya öteki atılıp yanıt verirse hiç üzerinde durmaz ve kabul ederdi. Biz de bütün konuları çalışmakla birlikte, sınava gireceğimiz arkadaşla bazılarını daha ağırlıklı çalışmak konusunda yük paylaşırdık. Bu yöntem her zaman başarılı olurdu. Bir de onun pipo içmeyi sevdiğini unutmuyorum. Ama derslerinde asla pipo içmezdi.” (Rauf Birol : Kişisel iletişim).

1954’lü yıllarda öğrencisi olan İsmet Gürgey şöyle yazıyor : “Derslerini haftanın altı günü saat 12-13 arası, sonradan adı verilen anfi biçimdeki derslikte yapardı. Derslere girme zorunlu değildi, yoklama da alınmazdı ama derslik tepeleme dolardı. Arndt dersliğe girdikten sonra hiçbir öğrenci derse giremezdi. Arndt tahtadan çekiciyle kürsüye iki-üç kez vurur, derse başlardı. Önceden kara tahtaya yazdığı kimyasal denklem ve formüller üzerinde, silgi kullanmadan elleriyle silerek tepkimelerin gidişini, maddelerin yapısını açıklardı. Ders sonunda elleri, ağzı-yüzü tebeşir tozuna bulanmış bir durumda derslikte çıkardı.”(Gürgey İ. , 2005:87)

Arndt, derste yaptığı deneylerdeki tepkimelerin ilerleyişini tahtadaki formüllerde yaptığı değişikliklerle gösterirdi. Öğrencilerin ilgisini sürdürmek için, konuşmasını çeşitli nüktelerle süslüyor; zaman zaman deneylerinde patlayıcı maddeler kullanarak derslerine heyecan katıyordu (Baysal B., 2011: 12). Derse başlarken çekiciyle kürsüye iki-üç kez vururdu. Sürekli pipo içerdi. Pipo ve çekiç, onun için çizilen karikatürlerin başlıca figürüydü.

Arndt’ı sevenler yalnızca öğrencileri ve öğretim üyesi arkadaşları değildi. Almanca konuşan mülteci Profesörlerin, çocukları da Arndt ailesini çok seviyordu. Hemen boğaz kıyısındaki evleri, yaz aylarında sanki bir mesire yeriydi. Bütün çocuklar yüzmek için oraya gelirler; Bayan Arndt tarafından nefis kek ve pastalarla ağırlanırlardı.

Arndt, kimya bilimine dünya çapında katkılarda da bulundu. Diazoketonlar üzerine çalışmaları, bugün bile Arndt-Eistert diye bilinen ve daha küçük homologlardan daha büyük asitlerin yaratılmasına olanak veren tepkimeyi, 1927 yılında ortaya koymuştu (Reismann A. 2011: 36) O tarihlerde gelişmekte olan fiziksel organik kimya alanında bir öncü olmuş ve rezonans kavramının gelişmesine katkıda bulunmuştur. İgnold ile birlikte ara durum (mezomerlik) kuramını ortaya çıkardı. Nobel kimya ödülüne aday oldu. (Gürgey İ. , 2005:87)

Bilim dünyasında iyi tanınan Prof.Dr.Arndt’ın yayın ve atıf dökümü şöyle (Baysal B.,2011 : 11).

1923-66 Dönemi

Yayın Sayısı

SCI

Dergileri yazıları

Atıf Sayısı

Fritz Arndt

44

19

325

Arndt’ın Türkiye’de işi hiç de kolay olmamıştır. Üstün başarısı, dikenli yollar aşılarak kazanılmıştır. Bu arada onu övenler olduğu gibi, eleştirenler de olmuştur (Dölen E. 2010 : 6.5.461).

İstanbul’da uzun yıllar asistanlığını yapan Lotte Loewe 1949’da bu konuda şunları söylüyor : “Geride bıraktığımız 15 yıl içinde çalışamızı etkileyen güçlükler kötü, amaca uygun olmaan ve yetersiz yerleşim ve bina olanaklarıydı. Savaş ve savaş sonrası yıllarında ayrıca kimyasal madde ve araç-gereç darboğazı buna eklendi. Fakat buna karşın, bugünkü kimya öğreniminin 1933’lerin Breslau Üniversitesi’ndeki kimya eğitimine eş değer olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kimya Enstitüsünde tamamlanmış olan tüm bilimsel çalışmalar, Fen Fakültesi’nce çıkartılan Fen Fakültesi Dergisi’nde yayınlandı Kimya Enstitüsü’nün kütüphanesi, 1941 yılına kadar bütün bilimsel çalışmalar için gerekli Almanca, İngilizce ve Fransızca dillerinde kitaplar ve süreli yayınlarla donatılmıştı” (http://aaspot.net/forum/showthread.php?35151-Profesor-Arndt-bey-in-anilari).

1955 yılında emekli olduktan sonra çalışmalarını Hamburg Üniversitesi’nde onursal profesör olarak sürdürdü. 1955 yılında, Gauss Madalyası, 1965’te, bilim ve aratışmada üstün başarılı olanlara verilen Joachim Jungius Madalgası, 1954’te Tübingen Üniversitesi’nde fahri doktora, 1960’da Hamburg Üniversitesi Onur Üyesi ve 1964’te Akademi Leopoldina Üyesi seçilmiştir (Dölen E., 2013 : 43). Hamburg Üniversitesi bahçesinde bir heykeli vardır. Ölümünden önce, 80.doğum yıldönümünde, İstanbul Üniversitesi Senatosu, Arndt’a onursal doktora verdi. (Gürgey İ., 2005:88) İstanbul Üniversitesi’nde genel kimya dersi vermiş olduğu amfiye adı verildi ve koridorun başına Arndt’ın bronz plaketi konuldu.

KAYNAKLAR :

  • Kimya Bölümü Tarihçesi (http://muhendislik.istanbul.edu.tr/?p=90)

  • Widmann H. (1999) : Atatürk ve Üniversite Reformu, Kabalcı Yayınları.

  • Reisman A. (2011) : Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk’ün Vizyonu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

  • Gürgey İ. (2005) : Türkçe Aşığı Bir Bilim Adamı, Ord.Prof.Dr.Fritz Arndt, Çağdaş Türk Dili Dergisi 206/87.

  • Dölen E. (2013) : Türkiye’de Kimya Öğretiminin Tarihçesi (1934-1982) Türkiye Kimya Derneği Yayınları No.12.

  • Baysal B. (2011) : Türkiye Niçin İleri Teknoloji Üretiminde Yetersiz?, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Yayını No.66

  • Dölen E. (2010) : Türkiye Üniversite Tarihi -4, İstanbul Üniversitesi (1933-1946) Bölüm 6.5.

  • http://aaspot.net/forum/showthread.php?35151-Profesor-Arndt-bey-in-anilari

  • Rauf Birol : Kişisel İletişim (17 Haziran 2016).

  • (http://www.akmb.gov.tr/userfiles/files/ERDEM ISI/ERDEM 68 ISI/B0RFANELMACI.pdf)

  • http://bayborekhasan.com/yazilar2014?pages=1&op=category-view&category=8

http://bayborekhasan.com/yazilar2014?pages=1&op=category-view&category=8

KUTU NO.1 : Arndt-Eistert Tepkimesi

TÜRKİYE’DE KİMYA EĞİTİMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Prof. Dr. Mehmet YÜREKLİ

fen.ege.edu.tr/kimya/wp-content/yukleme/TÜRKİYE-Repaired.doc

1914’de Almanya’nın müttefiki olarak I.Dünya Savaşı’na giren Osmanlı Devleti, bu ittifaktan yararlanarak 1915’de Darülfünun’da geniş ve köklü bir ıslahata girişmiştir.Bu çerçevede Almanya ile Avusturya-Macaristan’dan pozitif bilimler,felsefe ve edebiyat alanlarında 50 kadar profesör ve doçent getirtilmiştir.Fen Fakültesi’nde görev alan Alman profesörler yalnızca Kimya ve Tabiiyye dersleri veriyorlardı. Kimya dersi verenler; Breslau Üniversitesi’nde doçent iken profesör olarak gelen Prof.Dr.Fritz Arndt (Anorganik ve Analitik Kimya), Prof. Dr.Von Hösch (Organik Kimya) Prof.Dr.Fester (Sınaî Kimya) idi.Bunlardan Prof.Arndt kısa zamanda zamanda Türkçe öğrenmeye ve derslerini bilhassa Türkçe vermeye çalışmıştır. Prof. Arndt’ın Türkçe bilmesi, 1933 Üniversite Reformu’nda Türkiye’ye tekrar gelmesinde bir tercih nedeni olmuştur. Bu arada meslektaşı ve aynı zamanda hemşehrisi olmaktan gurur duyduğum merhum Prof.Dr.Ali Rıza Berkem’den dinlediğim bir anekdotu aktarayım: Zamanla Prof.Arndt Türkçesi’ni o kadar ilerletmiş ki bir gün yanında çalışan bir elemandan şikâyet ederken “Bu elemandan el aman!” diyebilecek kadar Türkçe’nin inceliklerine vâkıf hale gelmiş.

Bu profesörler ilk iş olarak “Endüstri Kimyageri” yetiştirmek amacıyla Darülfünun’un Tabiiye Şubesi’nde okutulan kimyayı tabiiyyeden ayırıp bir “Kimya Enstitüsü” kurdular. Enstitü ilk mezunlarını 1918 yılında verdi. Aynı yıl savaşın bitmesiyle Alman hocalar yurtlarına dönünce yerlerine Türk hocalar atandı.Bu nedenle 1918 yılı Türkiye’de modern kimya eğitiminin başlangıcı olarak kabul edilir.Enstitünün kadrosu şöyleydi:

Gayri Uzvî ve Tahlilî Kimya (Anorganik ve Analitik Kimya):Müderris Ligor Taranakides

Uzvî Kimya (Organik Kimya):Müderris Ömer Şevki Bey

Sınaî Kimya:Müderris Suzi Bey

Hayatî Kimya (Biyokimya):Müderris Dr.Cevdet Mazhar Bey

1919’da kurulan “İnas Darülfünunu”nun (Kadınlar Üniversitesi) Tabiiyye Bölümü öğrencilerinden kimyager olmak isteyenler de Enstitü’ye alınmış, bunlar ayrı bir laboratuarda çalışmışlar ve dershanede kafesle erkek öğrencilerden ayrılarak harem-selâmlık düzeninde oturmuşlardır.

1926 yılında Türkiye ile Fransa arasında imzalanan bir kültür antlaşması çerçevesinde Fransız Hükümeti tarafından İstanbul Darülfünunu Fünun Şubesi’ne değerli genç profesörler gönderilmiştir. Kimyaya Prof.Dr.Michel Faillebin gelmiş ve Kimya Enstitüsü’nde, Türkiye’de ilk kez “Fizikokimya Kürsüsü”nü kurmuştur.1930’da Faillebin’in ayrılması üzerine yerine Prof.Dr.Gabriel Valensi getirilmiştir.

Kimya öğretimine başlandığı 1918 yılından 1933 Üniversite Reformuna kadar geçen 15 yılda zamanına göre çağdaş bir kimya eğitimi yapılmış ve 171 kimyager yetiştirilmiştir.Ülkemizde henüz bir kimya sanayiinin olmadığı bir dönemde yılda ortalama 12 kimyager yetiştirilmiş bulunmaktadır.Ancak bu dönemde bilimsel çalışmalara yeterince önem verilmemiştir. Çünkü Kimya Enstitüsü bir meslek yüksekokulu niteliğinde olup dönemin öğretim üyeleri bilimsel araştırma yaptırabilecek formasyona sahip değillerdi.Darülfünun’un lâğvedilme nedenlerinden biri de buydu.

ÜNİVERSİTE REFORMU

Ulu Önder Atatürk’ün Türk Ulusu’nu çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak için yaptığı en önemli reformlardan biri de Üniversite Reformu’dur.Atatürk’ün amacı, Üniversite adı altında Türkiye’de de Batı Avrupa’daki üniversiteler düzeyinde bir bilim yuvası kurmaktı.Bu nedenle 31 Temmuz 1933 tarih ve 2252 sayılı kanunla İstanbul Darülfünunu lağvedilmiş ve 1 Ağustos 1933 tarihinden itibaren İstanbul Üniversitesi’nin kurulmasına Maarif Vekaleti memur edilmiştir.

Atatürk’ün onayı ile Türk Hükümeti’nin izin vermesi üzerine pek çok Yahudi asıllı olan ya da olmayan Alman profesör Türkiye’ye gelmiştir. .Bu meyanda İstanbul Üniversitesi Kimya Enstitüsü’ne Prof. Reginald Herzog (Sınai Kimya),Ord.Prof.Ardt (Genel Kimya ) Dr.Lotte Löve(Genel Kimya) Rabinowitch (Sınai Kimya) getirilmişlerdir.1943’te kurulan Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nin Kimya Bölümü’nde de Alman profesörler Gerngross, Parts, Laur ve Grubitsch görev almışlardır.

Diğer Yazılar