Şaban Yıldız’ın Yaşam Öyküsü (1919 – 2000)
ŞABAN YILDIZ’IN YAŞAM ÖYKÜSÜ
(1919 – 2000)
Gülbiye Yenimahalleli Yaşar – Muharrem Kılıç
Bugün işçi ve siyaset adamı olarak anılan Şaban Yıldız, 1919 yılında Yunanistan’ın şimdiki adı Kozani olan Nasliç kasabasında doğdu. Bir köy imamının oğlu olan babası okuryazar bir kişiydi. Şaban Yıldız, beş kardeşin ikincisi olarak dünyaya geldi. 1924 yılı Mayıs ayında mübadil olarak Türkiye’ye getirilip, Çatalca’nın Elbasan köyünde iskan edildi. İlkokul mezunu olup, çalışma yaşamına 1934 yılında inşaat işçiliği ile başladı.
Feshane’de dokuma işçisi olarak çalışan ağabeyi sayesinde, önce 1937 yılında Eyüp-Bahariye’de bir dokuma fabrikasında, daha sonra 1938 yılında Feshane’deki bayrak dairesinde çalışmaya başladı.
1940 yılında başladığı askerlik görevini iki yıl süre ile Ankara Jandarma Subay Okulu’nda sürdürdü. Zengin bir kütüphaneye sahip okulda, Komutanının da verdiği bir belge ile aralarında Marx’ın Kapital’inin teksir edilmiş bir tercümesi ve Hitler’in Kavgam kitapları da olmak üzere yüzlerce kitap okuma fırsatı elde etti.
1943 yılında terhis olduğunda babasını kaybetmiş, annesi ve kardeşleri İstanbul’a yerleşmişti. Askerdeki Komutanının Harbiye’de askeri bir ambarın müdürü olan arkadaşı sayesinde iş buldu. Bu süre zarfında tekrar Feshane’de çalışma olanaklarını takip etti ve yedek dokumacı olarak Feshane’deki işine geri döndü.
5 Haziran 1946’da Cemiyetler Kanunu’ndaki “sınıf esasına dayalı cemiyet kurma” yasağının kaldırılması ile birlikte çeşitli işçi örgütleri ve o arada sendikalar kurulmaya başlandı. Şaban Yıldız, aynı yıl kurulan Türkiye Mensucat İşçileri Sendikası’na üye oldu. Ancak son derece dağınık olmakla birlikte hızla gelişen işçi örgütlülüğü iktidarı ürküttü ve 17 Aralık 1946’da tüm sendikalar, işçi dernekleri ve birlikler, tıpkı yeni kurulan Türkiye Sosyalist Partisi ve Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi gibi, “mahkum komünistler ve müfrit komünist mefkureli kimselerce örtülü biçimde kuruldukları” gerekçesiyle, sıkıyönetim komutanlığı tarafından toptan kapatıldı.
20 Şubat 1947’de 5018 sayılı Sendikalar Kanunu’nun yasalaşmasının ardından biçimlenen yeni sendikal örgütlenme koşullarında ise, siyasal iktidarın denetiminde bir “İşçi Bürosu” ve çok sayıda yeni sendika doğdu. 1947’de İstanbul’da altısı mensucat işkolunda olmak üzere 17 sendika örgütlendi. Şaban Yıldız, 4 Nisan 1947’de kurulan Eyüp Mensucat İşçileri Sendikası’na 12 sıra no’lu üye olarak kayıt yaptırdı. Sendika’nın Denetleme Kurulu’nda görev aldı. Gerek 24 Mart 1948’de İstanbul İşçi Sendikaları Birliği’nin kuruluşunda, gerek mensucat işkolundaki sendikaların birleşerek İstanbul Mensucat Sanayii İşçileri Sendikası’nın çatısı altında toplanmasında aktif olarak çalıştı. Sosyalist diye anılan Zeki Ural’ın genel başkan olduğu bu sendikanın, 23 Ocak 1949’da yaptığı kongrede Şaban Yıldız grev hakkını şöyle savundu:
“Grev hakkı bize mutlaka verilmelidir. Grev hakkı olmazsa sendikanın işçi haklarını koruması güç olur. Grev, bir sınıfın öteki bir içtimai sınıf üzerinde tahakkümünü kurmayı önler”.
Yalnızca siyasal iktidar sahiplerinin ve azımsanmayacak sayıdaki akademisyen ve aydının değil, güdümlü bazı sendikacıların da karşı çıktığı ve “Grev isteyen Türk değildir” sloganının moda haline geldiği bir dönemde, grev hakkını savunmak zor işti. Şaban Yıldız o dönemi, İstanbul İşçi Sendikaları Birliği Yönetim Kurulu’nun 20 Şubat 1955’teki toplantısında yaptığı konuşmada şöyle anlatır:
Grev isteğinin 1946’dan itibaren başladığını görürüz. Bu istek sendikaların müşterek bir isteği haline gelmemişti. Maalesef sendikacı arkadaşlarımızın o zamanki havaya göre grev isteyenlerin bu memleketin çocukları olmadığı iddia edilmişti. İşçi olup da grevi istemiyorum diyenin işçilikle alakası yoktur. Grev hakkı verilmezse sendikaların anahtarlarını Çalışma Bakanlığına verme önerisi kabul edilemez. Sendikaların yapacağı mücadele ile grev hakkını kopara kopara alacağız.
Şaban Yıldız, 1949 yılında Feshane’de işçi temsilcisi olarak seçildiği günün ertesinde işten atıldı. Sonrasında ancak Mahmutpaşa’da yer altındaki çok kötü koşullarda çalıştırılan dokuma makinelerinde kendine iş bulabildi. Ancak sendikal mücadeleden hiçbir koşulda vazgeçmedi. 1951 yılında İstanbul Tekstil ve Örme Sanayii İşçileri Sendikası’nın kuruluşunda yer aldı ve genel sekreterlik görevi ile ilk kez profesyonel sendikal hayata adım attı. Sendika, İstanbul Sendikalar Birliği üyesi idi ve Birliğin ilk kongresinde yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Birliğin kendini feshettiği 1962 yılına kadar Birlikte genel sekreter yardımcısı olarak görev yaptı.
Şaban Yıldız ayrıca TEKSİF’in kuruluşunda yer aldı. 1952 yılında gerçekleştirilen TEKSİF’in 1. Genel Kurulu’nda yurt çapında bir işçi konfederasyonu kurulması konusunu gündeme taşıyanlardandı. Genel Kurul’da konfederasyon önerisi kabul edildi ve diğer işkollarındaki sendika temsilcilerini de kapsayacak bir komisyona tüzük hazırlığı için görev verildi. 21 Mayıs 1951’de kurulan İstanbul Tekstil ve Örme Sanayi İşçileri Sendikası’nın öncülük ettiği bu süreçte ve hazırlık çalışmalarında Yıldız, bu sendikanın profesyonel genel sekreteri olarak aktif rol oynadı. 4 Nisan 1952 yılında Bursa’da toplanan komisyon, hazırladığı tüzüğü görüştü ve tasarıyı hükümete iletmek üzere bir Muvakkat İcra Komitesi’nin kurulması kararını aldı. Ömer Akçakanat’ın genel başkan, Seyfi Demirsoy’un genel sayman olarak yer aldığı bu Komite’de Şaban Yıldız yine genel sekreterlik görevini üstlendi. 31 Temmuz 1952 günü Türk-İş Tüzüğü ve kuruluş dilekçesini Ankara Valiliği’ne teslim edenler arasındaydı. Türk-İş’in kuruluş bildirisini de kurucu genel sekreter olarak kamuoyuna o açıkladı.
Türk-İş’in kuruluşuna kadar en ön saflarda görev alan Şaban Yıldız, iktidardaki Demokrat Parti’nin güdümüne giren Konfederasyon yönetimi ile ters düştü ve profesyonel sendikacılıktan ayrılarak işyerine işçi olarak döndü. Ama İstanbul İşçi Sendikaları Birliği’ndeki genel sekreter yardımcılığı görevini amatör olarak sürdürdü. Bu yaptığı, yaklaşık 70 yıllık Türk sendika tarihinde ender rastlanan bir olaydır.
Yıldız’ın Türk-İş yönetimi ile düştüğü çelişki üç ana noktada toplanmaktaydı:
1- Her şeyden önce o sendikal hareketin siyasal iktidarın güdümünden bağımsız biçimde gelişmesini öngörmekteydi. Oysa, tek parti döneminin son yıllarında kurulan ve ona demokrasi ve özgürlük vaadi ile muhalefet eden ve işçilerin desteğini kazanan DP, iktidara geldikten sonra, başta grev hakkı olmak üzere hiçbir sözünü tutmadığı gibi, sendikaları da kendi kontrolüne almaya çalışmaktaydı.
2- İkinci çelişki noktası, Türk-İş’in AID yardımlarının etkisi ve Amerikalı uzmanların da katkısıyla, Amerikan tipi sendikacılık modelinde bir sendikal çizgiye oturmasıydı. Yıldız, bu modeli uygulayacak sendikacılar yetiştirmek üzere, ABD’ye eğitime adam gönderilmesine karşı çıktı ve kendisi de bu programa katılmayı reddetti. Konfederasyon’a dikte edilen bu çizgi, sadece ekonomik savaşımı gözeten, siyasal içerikten tümüyle yoksun, dolayısıyla ülke yönetimi hakkında herhangi bir söylem ve tercihte bulunmayan, ama fiilen iktidarı destekleyen “partiler üstü sendikacılık”tı, ki Türk-İş bu politikasını ilerleyen yıllarda da sürdürmüştür. 3- Üçüncü çelişki, Kıbrıs konusunda Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan gerginlik nedeniyle ortaya çıktı. Türk-İş yönetimi, DP hükümetinin dış politikasına tam uyum sağlamak adına, Yunanistan işçi sendikaları konfederasyonundan gelen bir kongre davetini geri çevirdi. Şaban Yıldız ise, “dünya işçileri arasında düşmanlığa değil dayanışma gereğine inanan bir kişi olarak” bu davete uydu ve Yunanistan’a gitti.
Şaban Yıldız, Türk-İş içindeki muhalif duruşunu ve savaşımını, diğer benzer düşüncedeki sendikacılarla birlikte, DİSK’in kurulduğu 13 Şubat 1967’ye kadar kararlı biçimde sürdürmüştür.
Genelde Türk-İş içindeki görüş ayrılıkları ve özelde Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası’ndaki grev yüzünden çıkan tartışmalar Türk-İş üyesi bazı sendikaları yolayrımına getirdi. Konfederasyon’a üye Türkiye Maden-İş, Lastik-İş ve Basın-İş ile bağımsız Gıda-İş sendikaları Temmuz 1966’da kendi aralarında “Sendikalar Arası Dayanışma Ajansı – SADA” isimli bir oluşuma gittiler. SADA’nın sekreterliği görevini çağrı üzerine Şaban Yıldız üstlendi. Türkiye Maden-İş, Lastik-İş ve Basın-İş sendikalarının 24 Kasım 1966’da Türk-İş’ten geçici ihraçları, yeni bir işçi konfederasyonu kurma çalışmalarını hızlandırdı. Nihayet 13 Şubat 1967’de SADA üyesi dört sendikaya merkezi Zonguldak’ta bulunan Türk Maden-İş’in de katılımı ile DİSK kuruldu. Bu tarihte kendilerine verilen temsil yetkisiyle İstanbul Valiliğine giden dilekçe sahibi 5 kişi; Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler, Lastik-İş Genel Başkanı ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Ankara Milletvekili Rıza Kuas, Basın-İş Genel Başkanı İbrahim Güzelce, Gıda-İş Genel Başkanı ve TİP Tekirdağ Milletvekili Kemal Nebioğlu ile T. Maden-İş (Zonguldak) Genel Başkanı Mehmet Alpdündar’dı. Şaban Yıldız ise DİSK içinde kıdemli danışmanlık görevini sürdürdü.
Şaban Yıldız sadece sendikacı değil, politik alanda da önemli sorumluluklar üstlenmiş bir kişidir. 13 Şubat 1961 tarihinde kurulan TİP’in on iki kurucusundan biri ve ilk genel sekreteridir. Partinin İstanbul il başkanlığını yürüttü ve 1965’te TİP’in Aydın milletvekili adayı oldu. TİP’in kuruluşundan Temmuz 1971 tarihine kadar kesintisiz olarak genel yönetim kurulu ve üç kez de merkez yürütme kurulu üyeliği yaptı. Kasım 1969 – Kasım 1970 tarihleri arasında Genel Başkan olarak Parti’yi 4. Olağan Büyük Kongre’ye taşıdı. 12 Mart Muhtırası sonrasında, Genel Başkan Behice Boran’ın ve merkez yürütme kurulu üyelerinin tutuklanmasının ardından 26 Mayıs 1971- 20 Temmuz 1971 aralığında Genel Başkan vekili olarak TİP’e sahip çıktı.
Şaban Yıldız ayrıca, Ocak 1991 yılında kurulan ve Sadun Aren’in genel başkanlığını yaptığı Sosyalist Birlik Partisi (SBP)’nin de kurucularından biri olup, SBP’nde genel yönetim kurulu üyesi olarak çalıştı.
Tüm yaşamı Türkiye işçi sınıfının sendikal ve siyasal savaşımı içinde geçen ve Antonio Gramsci’nin “organik aydın” tanımına bizde en çok uyan Şaban Yıldız 2000 yılında hayata gözlerini yumdu.
KAYNAKÇA
Lozan Mübadilleri Derneği (2012). Şaban Yıldız (http://www.lozanmubadilleri.com/saban-yildiz-biyografi,14.html, Erişim Tarihi: 10 Mart 2015)
Özdemir İnce (2007). Şaban Yıldız Tanbey, İspartiş (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6933730.asp, Erişim Tarihi: 10 Mart 2015).
Şaban Yıldız – Şükran Yurdakul, Sosyalist Açıdan TÜRK-İŞ Yargılanıyor, Ataç Yayınevi, 1966.
Kemal Sülker, Grev hakkı ve Grevler, Gözlem Yayınları, Mart 1976, İstanbul, s. 60, 97.
Kemal Sülker, 100 Soruda Türkiye’de İşçi Hareketleri, Gerçek Yayınevi, Aralık 1968, s. 58-60.
Tevfik Çavdar, Türkiye İşçi Sınıfı Tarihinden Kesitler, Nazım Kitaplığı, Ağustos 2005, İstanbul, s. 134.
Aziz çelik, Vesayetten Siyasete Türkiye’de Sendikacılık (1946-1967), İletişim Yayınları, Kasım 2010, s. 260.
Sadun Aren, TİP Olayı, Cem Yayınevi, 1993, İstanbul, s.155-158.
Artun Ünsal, Umuttan Yalnızlığa Türkiye İşçi Partisi (1961-1971), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2002, İstanbul.