Aziz Nesin

“Dünyanın Bütün Kalemleri Birleşin” : Türkiye Yazarlar Sendikası ve Aziz Nesin (1915-1995)

“Dünyanın Bütün Kalemleri Birleşin”. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın (TYS) web sayfasına girerseniz bu sloganla karşılaşırsınız. Bu sloganın çağrıştırdığı sınıf temelli yaklaşım, Aziz Nesin’in başkanlık dönemiyle de uyumludur. dayanışma mücadelesinde üzerine düşen görevi onurla yerine getiren bir aydınlar kuruluşu”dur. TYS, yazarların, sermaye – emek çelişkisinde, sermayeye karşı disiplinli bir güç oluşturma ve emeğin örgütlenmesi gereksiniminden doğmuştur. Yazarların emeğini, hukuki, sosyal, kültürel, ekonomik temel hak ve özgürlükleri savunmak ve geliştirmek; gerçek söz ve yazı özgürlüğünün sağlanması, korunması için her türlü mücadeleyi yürütmektir.” Bu amaçla, yazınsal ve siyasal gündeme ilişkin düşünce üretilmekte, bunları eyleme dönüştürerek kamuoyunu bilgilendirmektedir. (www.turkiyeyazarlarsendikası.org)

TYS, düşünce ve yaratım özgürlükleri kısıtlanan Türkiyeli yazarlar(ın), kesintisiz söz ve yazı özgürlüklerinin korunması için bir yazar örgütüne gereksinim duymasından doğmuştur. 1973 yılında Aziz Nesin’in girişimleriyle kuruluş çalışmalarına başlanılandı ve 4 Şubat 1974’te, yetmiş şair ve yazarın toplanmasıyla kuruldu. Sendikanın ilk amacı, yazarlığı iş edinmiş kişilerin emeğini sermayeye karşı korumak ve hukuki, sosyal, kültürel, ekonomik temel hak ve özgürlükleri savunmaktı. İlk Yönetim, kurucuların oluşturduğu ve “Çanta Sendika” diye anılan, geçici yönetim kurulunun ardından ilk genel kurulda Yaşar Kemal Genel Başkanlığa, Bekir Yıldız İkinci Başkanlığa, Adnan Özyalçıner de Genel Sekreterliğe seçildi. Bir yıl sonra yapılan 2. Genel Kurul’da ise Genel Başkanlığa Aziz Nesin getirildi. İlk günlerde Sendika’nın kalıcı bir yeri yoktu. Yönetim toplantıları başka bir sendikanın salonunda yapılıyordu. Neredeyse her şeyi küçük bir çantanın gözlerinde taşınıp duruyordu. Sonra ise kâğıtlar kalemler o küçük çantadan küçük bir odaya geçti. Yazarlar üzerindeki baskılar sürüyordu. Dönemin gazetecilerinin çoğu TYS’nin üyesi olmuştu. Onlar da hak ve özgürlüklere yönelen saldırılara karşı direniyorlardı. 1970’ten sonra ülkedeki siyasal çalkantı hiç durmadı. TYS’li yazarlar, düşünce özgürlüğü için savaşımlarını sürdürüyorlardı. 1977-1979 yılları, Sendika’nın yazınsal ve siyasal eylemlerinin yoğunlaştığı bir dönemdi. Bu yıllarda dünya yazar örgütleriyle ilişkiler kuruldu. İstanbul’da Balkan Ülkeleri Yazar Örgütleri Toplantısı yapıldı. Sendika, Union Française binasına taşındı. Bu bina, 12 Eylül döneminde “anlaşılmaz bir yangın” geçirdi. Sendika’nın da belgeleri bu yangınla yok oldu. 12 Eylül’ün alevleri, ülkenin her yerinde değdiği her yeri eritiyordu. 12 Eylül 1980’de yeni bir insan avı başlamıştı. Sendikanın çalışmaları, diğer kitle örgütleriyle ilişkileri öne sürülerek durduruldu. Yazarlarına yurt dışına çıkma yasağı kondu. Sendika ilk darbeyi orada yemişti. Ardından yeni Sendikalar Yasası ile birlikte öğretim üyesi,memur ve öğretmen üyelerini kaybetmişti. Yeni yasa yaptırım gücünü de elinden almıştı. Barış Derneği Davası’nda yargılanan TYS yöneticilerine yeni davalar açıldı. (Kapatma davaları, Aydınlar Dilekçesi Davası). 3,5 yıllık yargılamadan sonra 18 yöneticisi aklandı. Sendika, 25 Aralık 1987 yılında yine küçük bir apartman dairesinde yeniden kuruldu. Aziz Nesin eski ve yeni başkandı.

http://siirlersairler.blogcu.com/turkiye-yazarlar-sendikasi/11888565

Türkiye Yazarlar Sendikasi Başkanları:

  • Yaşar Kemal (1974-1975)
  • Aziz Nesin    (1975-1980 ve 1987-1989)
  • Oktay Akbal (1989-1995)
  • Ataol Behramoğlu (1995-1999)
  • Cengiz Bektaş (1999-2005)
  • Enver Ercan    (2005-2011)
  • Mustafa Köz (2011 +)

Aziz Nesin, TYS’a çok emek verdi. Ama Türkiye’de yaygın olarak görülen “aydın hastalığı” hem onu ve hem de TYS’nı çok yıprattı. Eleştirilerin sonu gelmiyordu. Bu eleştiriler karşısında, Aziz Nesin şöyle diyordu : Onlar bir eksik söylüyorsa, ben bin eksik sayabilirim. Ama gücümüz bu.

TYS’nın, diğer işçi sendikalarından farklı olarak “kaynakta ödenti kesintisi” yaptırma olanağı yoktu. Yazarların, tıpkı derneklerde olduğu gibi, aidatlarını vermeleri, TYS’nin bütçesini oluşturuyordu. Ancak üyeler aidatlarını düzenli olarak yatırmıyor, bu da yönetimin belini büküyordu.

Aziz Nesin, her zaman eleştirileri soğukkanlılıkla karşılayamıyordu. Özellikle, genel kurullara katılmayıp, gazete ve dergilerde görüşlerini açıklayanlar onu çok öfkelendiriyordu. Bunlardan biri hakkında söyledikleri, mahkemece hakaret olarak kabul edildi. Bu, Aziz Nesin’e 5.677 TL kaybettirdi ama bize “Vicdan Davası” adlı bir kitabı bize kazandırdı.

Bu kitabında Aziz Nesin şöyle yazıyor : “Genel Başkanlıkta bulunduğum 15 yıl, yaşamımda bu sendika uğruna yazarlığımdan bile özveride bulunduğum uzun bir zaman dilimidir. Ben ki, aşk da içinde olmak üzere, hiçbirşey uğruna yazarlığımdan özveride bulunmazken, TYS için bunu da yaptım. Peki değer miydi? Hayır, değmezdi. Değmeyeceğini daha baştan bildiğim için bu sonuç benim için bir düş kırıklığı olmadı. “ (Vicdan Davası s.9)

Sonunda Aziz Nesin, 1989’daki olağanüstü genel kurulda TYS başkanlığına adaylığını koymadı. Ne kadar haklı olduğunun kanıtlarından biri, olağanüstü genel kurulun çoğunluk sağlanamadığı için toplanamaması ve ertelenmesi oldu. 7.Olağanüstü genel kuruldaki konuşmasında şöyle dedi : “Artık yoruldum. Üç genel kurulda da aday olmadığımı açıklamama, çeşitli kereler istifa etmeme rağmen yeniden seçilmiştim. Ancak bu sefer kararlıyım, yeniden aday olmayacağım.” (Vicdan Davası, s.89)

Aziz Nesin’in, bir koltuğa ya da sendika başkanlığına dayanarak tanınmaya gereksinmesi yoktu. TYS’na başkan olduğunda da, Türkiye’nin en ünlü ve en üretken yazarlarındandı. Bugün de bu ünü sürüyor. UNESCO’nun “Index Translation” adlı istatistiğinde, yapıtları yabancı dile çevrilen yazarlar arasında dördüncü sıradaki yerini koruyor. Kendisinden önce gelen üç yazar sırasıyla Orhan Pamuk, Yaşar Kemal ve Nazım Hikmet (www.unesco.org/xtrans/bsstatexp.aspx).

Aziz Nesin’in kazandığı ödüller şöyle : 1956’da İtalya’da (Bordighera) yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü olan Altın Palmiye’yi kazandı. 1957 yılında aynı yarışmada aynı ödülü bir kez daha kazandı. 1974’de Asya-Afrika Yazarlar Birliği’nin Lotus ödülünü kazanan Nesin, 1975 Lotus ödülünü almak için Filipinler’in başkenti Manila’da yapılan törene katıldı. 1976’da Bulgaristan’da Gabrovo kentinde düzenlenen gülmece kitabı uluslararası yarışmasında birinciliği elde ederek Hitar Petar ödülünü kazandı. 1978’de “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü’nü kazandı. 1984’te, İngiltere’de PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi ve TÜYAP’ın düzenlediği “Halkın Seçtiği Yılın Yazarı” ödülünü kazandı. 1989’da, Sovyet Çocuk Fonu’nun ilk kez verilen “Tolstoy Altın Madalyası”na değer görüldü. Ankara Uluslararası Film Festivali çerçevesinde verilen özel ödüllerin arasında “Aziz Nesin Emek Ödülü” verilmektedir.
 
Aziz Nesin, çevresinde çok eli sıkı bir kişi olarak tanınırdı. İyi ki öyleymiş. Çünkü çevresindekilerden farklı olarak NESİN VAKFI gibi büyük bir yapıta imza attı. Nesin Vakfı’nda, her yıl belirli sayıda alınan kimsesiz ve yoksul çocukların bakım ve eğitimlerini üstlendi. Kitaplarının tüm gelirini vakfa bıraktı. Eğer aydınlardan yeterli desteği bulabilseydi, EKİN-BİLAR (1985), ONBİNLER hareketi gibi dev yapıtlara da imza atacaktı.

15-17 Ağustos 1989’da, baskı ve işkenceye karşı yurdumuzun çeşitli hapisanelerinde tutuklu ve hükümlülerce yürütülen açlık grevlerini desteklemek amacıyla Aziz Nesin, Mehmet Ali Aybar, Rasih Nuri İleri, Mina Urgan ve Emil Galip Sandalcı 15-17 Ağustos tarihleri arasında Pera Palas otelinde 48 saat süren sembolik bir açlık grevi yaptılar. (TYS bülteninden- http://www.nesinvakfi.org/aziz_nesin_ayrintili_yasamoykusu.html)

Başka ne yapsaydı Aziz Nesin? Satış rakamları 10 milyonu geçen onlarca kitap yazdı. Dünyada, kendi alanında en büyük ödüllerin tümünü kazandı. Öner Yağcı’nın 1997’de yazdığı rakamlarla 35 ülkede 40 dilde 180 kitabı basıldı! Türkiye’yi, Türkçe’yi Dünyaya onurla ve gururla tanıttı. Olmadı, Türkiye Yazarlar Sendikası, İnsan Hakları Derneği, Türk-Yunan Dostluk Derneği gibi örgütler kurdu, Ekin-Bilar’*ın kuruluşuna katıldı, başkanı oldu. Aydınlar Dilekçesi’ni hazırladı, Nazım Hikmet Vakfı’nın kuruluşuna çalıştı, Kenan Evren’i mahkemeye verdi, Demokrasi İzleme Komitesi’ni kurdu. Uğur Mumcu’nun yazdığı gibi, “Gözyaşlarından kahkahalar süzen…” bir yazar olarak yazdı, konuştu, koştu. Hep izlendi, hapis edildi, nezarete atıldı. “Gerici yobaz”ların gözünde hep “Asılacak adam!” oldu.
https://tr-tr.facebook.com/KalpHerZamanSoldanAtarr/posts/148051518669032

Yazar, onun kalbi soldan atardı diyor; bizim kalbimiz de onun çizgisi ve amaçları için atıyor.

KUTU No.1 : BİLAR A.Ş.

  • BİLAR; 90 lı yılların başında kurulmuş, Taksim’de Fransız Konsolosluğu’nun yanındaki binada idi yeri. Siyaset, felsefe, ekonomi, sosyoloji v.s gibi bir çok konuda paneller, eğitimler, toplantılar düzenleyen, günümüzde Özgür Üniversite’ye benzetebileceğimiz oluşum. Maalesef ömrü uzun olamadı. http://egeninsesi.com/article/170741-aziz_nesinin_yuzde_60_aptaldir_meselesi_ve_aptalligin_ozellikleri
  • BİLAR : 12 Ocak 1987’de Ankara, AST’ta Bilar açılış konuşmasını yapıyor: “İnşallah Kurt Değildir” (Korkudan Korku, 6. Basım, sayfa 53)
    (http://www.nesinvakfi.org/aziz_nesin_ayrintili_yasamoykusu.html)

 
 
Kutu No.2 : ONBİNLER A.Ş. :

  • ONBİNLER A.Ş. İçin Sönmez Targan diyor ki : 90’lı yıllara gelindiğinde ise gerek Türkiye’de gerekse dünyada yaşanan fundamentalist olaylar yeniden dinsel gericiliğin gündemin tartışmalı konularının başına oturtmuştur: Yine bu süreçte, Aziz Nesin’i, günlük bir gazete çıkartmak için kurduğu, çok sayıda aydın, sanatçı, bilim insanı ve örgüt yöneticisinin içinde yer aldlgı Onbinler Turizm ve Yayımcılık Anonim Şirketi’nin Genel Müdürlüğü görevine getirilmiş ve Aziz Nesin’le çalışma olanağı bulmuştum. http://toplumvetarih.blogcu.com/aydinlanma-cilik-konferansi-ozet-ve-katilimcilar/2949611
  • Aydınlık Gazetesi’ni Aziz Nesin ve arkadaşlarının kurduğu “Onbinler AŞ” almak istedi ve bu toplantılar Aziz Nesin’in evinde yapıldı. O yüzden Aziz Nesin ve Onbinler AŞ’yle beraber kısa dönem Aydınlık Gazetesi’nde çalışanlar bugünkü deyimiyle “Ulusalcı” olduklarından değil, gazeteyi satın almak istediklerinden orada bulundular. Ama Doğu Perinçek verdiği sözü tutmadı ve gazeteyi kendi partisinin gazetesi gibi çıkarmaya devam etti. Aziz Nesin’in “Şeytan Ayetleri” kitabını da yayınlatmak istediğini bildiğinden bundan faydalandı ve gazetede yayınladı. Doğal olarak da Sİvas katliamının nedeni sayıldı ve suç İşçi Partisi ve Doğu Perinçek’e değil Aziz Nesin’e kaldı.
    http://devrimcidonusum.com/perspektif/2738-hangi-acdan-baklrsa-o-acdan-goeruenen-ey-madmak-katliam-bir-devlet-operasyonudur.html

Diğer Yazılar